“Yazmak iletişim kurmak değil direnmektir.” Direnmek neşe verir.

5 Kasım 2014 Çarşamba

taksiciye dur dedi. dur taksici, dur. bekleyeceğiz. bir süre bekleyeceğiz.

bir süre bekleyen taksici, nedendir bilinmez mutludur. taksimetre çalışmamaktadır, kazanılan para artmamaktadır, ama taksici mutludur. çalışmaya devam ediyor hissi baskındır belki onda. çocukularına oyuncak, hanımına ekmek parası götürmektedir. taksici çalışmakta.

sağ tarafında beliren kara kuru çocuk umrunda değil taksiciyi durduran adamın. istanbul sokakları bi tuhaftır. gecenin bi yarısı yürüyorsanız eğer, kulağınıza kainatın sırrını üflüyor gibidir kahpe istanbul. puffff...

o ışıklar. boş sokaklar. karşıdan gelen biri erkek diğeri kadın bir çift, ürker kara kuru çocuktan. taşralının kaderi yüzünden okunur. dünya vatandaşı olduğunu iddaa etse de nereliyse oralıdır o.

battaniyeyi tırnaklarıyla çekiştiren kedi hüzün verir insana. beyhude bi çabanın ortasındadır. kendisi siyah, battaniye siyah ve beyaz. şimdi yattı, yattı da huzur buldu. kendi içine kıvrılan bi dünyadır kedi.

erkekler. ah o erkekler. bi anlayabilseydi. bi anlayabilseydi bu erkekleri. mutluluktan ağlayan kadın, kuru mamaya ulaşmış kedi gibidir. yakında yaş olanını isteyecek o mamanın.

düşündü. böyle erotik şeyler yazıyorum diye asacaklar mı beni diye.

birisi tuttu eskisinin yerine yenisini koydu, birisi babasının yerine yenisini, diğeri meçhule doğru bıraktı da kendini... şimdi hepsi pişman...

kadınları değil de kedileri sevdi, kadınların değil kedilerin anladı dilini, bu kara kuru çocuk... bu kara kuru kedi... gitme, gitme kedi.. önce adaş dedesi terk etti bu çocuğu, sonra abisi.. gitme.. etme..

...

sen şimdi çok uzaklarda, öyle bi uzak ki aslın.. kokun.. o hala burada..

ben şimdi ağlamıyorum ya, o yine dönsün dolaşsın, bana girsin.