Gülümse, saim.
Ölümü hatırla ve unut.
Hayat devam ediyor.
Abi seni hala her gün düşünüyorum.
Karanlık.
Bir fotoğraf. Genç bir oğlan. Yirmi
yaşlarında. Fotoğrafa yaklaşıyorum. Bir araba sesi duydum. Gittikçe hızlanan
bir araba. Fotoğrafa daha çok yaklaşıyorum. Araba daha çok hızlanıyor. Bir kaza
sesi. Fotoğraf siyah beyaz. Ve yakın. Ve çatlak. Karanlık.
Bir telefon geldi önce. Kuzenimdi arayan. Abin
dedi... Gelmen gerek. Hastanedeyim. Umut. Bir insan daha ne kadar bekleyebilir?
Ölüm, ne demek? Nasıl?
Bir anne mezarlıkta. Biraz bitkin. Ama
uzak.
Bir baba. Uzak. Nasıl olur, bir baba,
böylesine... güçsüz. Karanlık.
Anne... Baba... Neden ayrısınız?
İnsanlar... Neden bu kadar çok dedikodu yapıyorlar? Neden bu kadar çok
konuşuyorlar?
Mezarlıkta geziniyorum. Ama biz böyle
konuşmamıştık. Sen ne yaptın böyle?
Soğuk. Hava çok soğuk. Yalnızım.
Üşümüyorum. Neredesin?
Bir kadın. Sıcak. Kadının kucağına
bırakmışım. Elde avuçta ne varsa burada. O da çekip gidecek mi? Ölmeden önce
onu terk etmeliyim. O beni terk etmeden önce...
Yoldayım. Uzun uzun yollar. Tüneller.
Kıvrılan yollar. Mezarlıktayım. Ölüm geliyor birden aklıma ölüm. Abime
sarılıyorum.
Ya ben de ölürsem? Onun yaşına geldiğimde.
Hayır ben nihilist değilim. İnsan bu, düşünür, düşer aklına. Kalabalık
görüyorum. Eylem. Sen yalnız değilsin. Tek başına değilsin. Sorumlulukların
var. Diğer insanları da düşünmelisin. Biliyorum. Biliyorum. Ben onlardan değilim.
Var mı ölümü yaşayanınız? Hem... Neden öldüler? Neden öldüler? Marx. Özür
dilerim. Henüz iki kişi bile olamazken nasıl üç kişi olurum. Herkesi terk
etmeliyim.
Kalabalık. Güzel kadınlar. Dans eden
insanlar. Daha kalabalık. Yalnızlık. Çok zor. Ama kabul et. Bir şeyler eksik
kabul et. Yaşadığını, ölmediğini, gençliğini, arzuladığını kabul et. Mutlu olabilirsin.
Kabul et.
Bir telefon geldi önce. Açtım. Kuzenimdi
arayan. Abin dedi... Çok özledim abi. Seni çok özledim. Neredesin?
Kalabalık. Beyaz yakalar. Çalışmak. Para
kazanmak. Kendi ayakların üzerinde.. Çalışmak. Her gün. Ve kariyer. Kariyer.
Kariyer. Bu kadar çok duyarken nasıl yaparım. Yalan olduğunu bile bile. Bir
yandan büyük olmak istemek. Bir yandan korkmak. Nasıl kaybolurum.
Bütün bunları anlatmadan... nasıl dururdum?
Bir kafedeyim. Karşımda bir kadın. Biraz
hüzünlü. Bir telefon geldi önce. Açtım. Kuzenimdi arayan. Abin dedi... Gelmen gerek. Otobüse bindim falan. Otobüste
bir çocuk vardı. Yaklaştı bana. Gülümsedi. Yanımdan ayrılmak istemiyor gibiydi.
Çok hatırlamıyorum. İçimde bir his vardı. Biraz kötü. İndim otobüsten. Yine kuzenim
karşıladı. Abimin bazı beyin fonksiyonları durmuş. Yaşasa da tam sağlıklı
olmayacakmış. Bütün bunları, bir anda. Bir anda. Kimin umurunda, yaşasın da.
Yaşasın. Neyse hastaneye gittim. Bir sürü insan var. Annem, babam. Abimin
arkadaşları. Aklımıza bir şey getirmedik. Ölümle ilgili bir şey yoktu.
Öleceğini düşünmedik çünkü.. İnsan öyle olur. Şey yapmaz yani... Öleceğini
düşünmez. Hani. Birisi. Sana çok yakın birisi.. Başına çok kötü bir şey... Yani
öldüğünü öğrensen bile öldüğüne inanmazsın ya aslında. Öyle olur. Ve çok
gençti. Ölemeyecek kadar genç, güzel. Görmek istiyor musun diye sordular bana.
İstemedim herhalde. Zaten ölmeyecekti. Ölmeyeceğine inan... Arabada uyuyordum
ben. Babam da yanımda. Babam sabaha
karşı uykunu aldın mı sen diye sordu bana. Ben de yok almadım deyip yatmaya
devam ettim. İnsanın aklına gelmiyor tabi. Sabaha karşı haber geldi........
Okulu dondurdum ben o dönem. Biraz anneme babama destek falan... Bunları
anlatamadım. Tabi.. 7 sene oldu kimseye
anlatamadım. Ama şimdi iyiyim. Bence
iyiyim yani. İstanbul’dayım. Ne ilgisi varsa İstanbul’da olmamla. Ama..
Tekrardan bir şeyler yapabileceğimi hissediyorum. Öyle.. Sadece kendim için
değil. Başkaları için de. İnsan sonuçta yalnız değil. Ben herkesten sorumluyum.
Yani her şeyden. Yalnız yaşayamaz ki insan nasıl yaşasın. Öyle değil mi? Hayat
ilişki demektir. Sevgi demektir. Öyle değil mi? Böyle içimde bir şeyler. İyiyim
yani. Hayat devam ediyor.
Ağladım.. içime içime. Ama sonra da güldüm.
Kadın da gülümsedi. Yani en azından gülümsedi. Öyle işte.
Gülümse.